ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına %25 gümrük vergisi uygulaması, Türkiye dahil tüm ihracatçı ülkeler için yeni bir denge arayışı doğuruyor. Sektör temsilcileri kararın etkilerini değerlendirdi.
Küresel rekabet yeniden şekilleniyor
ABD’nin ithalata eşit vergi uygulaması, çelik sektöründe bazı ülkelere tanınan muafiyetlerin kaldırılmasına neden oldu. Bu durum, küresel pazarda daha adil bir rekabet zemini yaratırken, Türkiye gibi üretici ülkeler için hem fırsatlar hem de riskler doğuruyor. TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, sıcak yassı ürünlerde %15’e varan fiyat artışlarının başladığını belirtti.
Türk çeliği için ihracat fırsatı mı doğuyor?
Yayan, ABD pazarında Türk çeliği için yeniden ihracat artışı yaşanabileceğini öngörüyor. Ancak bu artışın sınırlı kalabileceği ifade ediliyor. Türkiye’nin çelik ihracatı bir dönem 2,1 milyon ton iken son yıllarda 287 bin ton seviyelerine geriledi. Buna rağmen sektör, yüksek katma değerli ürünlerle küresel rekabette yerini korumaya çalışıyor.
Avrupa ve Amerika ikilemi
AB’nin ABD'yi örnek alarak ithalat politikalarını daha da sıkılaştırması, Türkiye'nin AB'ye yönelik ihracatında daralma yaratabilir. Bu nedenle ABD kaynaklı fırsatlar tek başına yeterli olmayabilir. Yayan, ithalatın 10 milyon tonun altına çekilmesini sağlayacak yapısal düzenlemelerin önemine dikkat çekiyor.
Alüminyum sektörü iki yönlü baskı altında
GALSİAD Başkanı Celalettin Kırboz ise alüminyum sektörünün, hem doğrudan ABD’ye ihracatta kayıp yaşayacağını hem de Avrupa’daki üreticilerin iç pazara dönmesiyle ikinci bir darbe göreceğini belirtiyor. Bu durum, Türkiye’nin pazar pozisyonunu zorlaştırabilir.
Katma değerli üretim ve teknoloji ön plana çıkıyor
Kırboz, artık nihai ve yüksek teknolojili ürünlerle pazarda kalmanın zorunluluğuna dikkat çekiyor. ABD’nin kendi üretimini yeniden artırması, Türk firmaları için daha fazla rekabet demek. Bu süreçte firmalar, farklı pazarlara odaklanmak ve üretimde katma değer yaratmak zorunda kalacak.
Küresel ticaret savaşı ve Türkiye’nin pozisyonu
ABD ve Çin arasındaki ticaret rekabetinin uzun vadeli etkileri tüm dünya gibi Türkiye’yi de etkileyecek. Kırboz’a göre, Türkiye net olarak pozisyon almalı ve sahip olduğu en büyük avantaj olan iş gücünü kaybetmeden sürdürülebilir bir üretim altyapısı inşa etmeli.